Belediye şirketleri genellikle sermayesinin tamamı belediyeye ait olan şirketleri ifade etmektedir. Belediye şirketleri kural olarak özel hukuk hükümlerine tabi olmakla birlikte sermaye olarak kamu kaynağı kullandığından bazı açılardan kamu hukuku kurallarına ve Sayıştay denetimine tabi bulunmaktadır.

Bu nedenle, söz konusu şirketlerin yönetim ve işleyişinin ilgili mevzuat hükümleri ışığında irdelenmesi gerekmektedir.

  1. Belediye Şirketlerinin Statüsü

Konuya ilişkin emsal yargı kararlarında da belirtildiği üzere, sermayesinin tamamı belediyeye ait olsa dahi belediye şirketleri de (belediyelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini ifa etmek üzere 696 sayılı KHK ile kurulanlar dahil) piyasada faaliyet gösteren şirketler gibi ticari esaslara ve özel hukuk hükümlerine (Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu vb.) tabi tüzel kişiliğe haiz kurumlardır.

Bu nedenle, sermayesinin tamamı belediyeye ait olsa dahi belediye şirketleri kamu idaresi, kamu kurum ve kuruluşu veya resmi daire değildir.

  1. Belediye Şirketlerinin Yönetimi

Sermayesinin tamamı belediyeye ait olsa dahi belediye şirketleri de (belediyelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini ifa etmek üzere 696 sayılı KHK ile kurulanlar dahil) yönetim ve işleyiş bakımından piyasada faaliyet gösteren diğer şirketler gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa tabidir.

Söz konusu kanuna göre, şirket organları genel kurul ve yönetim organından oluşmaktadır. Genel kurul şirket hissedarlarından oluşmakta olup, yönetim organı ise anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise şirket müdürü veya müdürleridir.

Kanunda genel kurulun görev ve yetkileri tek tek sayılmış olup, onun dışında şirkete ilişkin tüm görev ve yetkiler şirketin yönetim organı tarafından ifa edilir.

Söz konusu kanuna göre anonim şirketler yönetim kurulu, limited şirketler ise şirket müdürü veya müdürleri tarafından idare ve temsil edilir.

Gerek anonim şirketlerde yönetim kurulu gerekse limited şirketlerde şirket müdürü veya müdürleri şirketin genel kurulu tarafından belirlenir ve aynı şekilde görevlerine son verilir.

Sermayesinin tamamı belediyeye ait olan şirketlerde tek kişiden oluşan genel kurul belediye tüzel kişiliğinin bizzat kendisidir.

Genel kurul tarafından alınan kararlar genel kurul defterine, yönetim kurulu tarafından alınan kararlar ise yönetim kurulu karar defterine (limited şirketlerde müdürler kurulu karar defteri) işlenir.

2.1. Belediye Şirketlerinde Yönetim Kurulu ve Şirket Müdürlerinin Görevlendirilme Usulü

Yukarıda da ifade edildiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre sermayenin tamamının tek bir kişiye ait olduğu yani tek hissedarın bulunduğu şirketlerde genel kurul yetkisi söz konusu kişi tarafından kullanılır. Genel kurulun yetkileri arasında yönetim organını (anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde şirket müdürü) belirleme ve görevden alma da bulunmaktadır.

Belediyenin tek hissedar olduğu şirketlerde de şirket genel kurulu belediye tüzel kişiliğidir. Bununla birlikte, söz konusu genel yetkisinin belediye adına belediyenin hangi organı (belediye meclisi mi belediye başkanı mı) tarafından kullanacağı konusunda 2019 yılından beri süregelen bir tartışma bulunmaktadır. Söz konusu tartışma 31 Mart 2019 mahalli idare seçimlerinden sonra Ticaret Bakanlığınca ticaret sicil müdürlüklerine gönderilen ve belediye şirketlerinde genel kurul yetkisinin belediye başkanı tarafından değil, belediye meclisi tarafından kullanılması gerektiğini belirten Genelgesidir.

Öte yandan, 6102 sayılı Kanunla şirketlerde denetim kurulları kaldırılarak yerine bağımsız denetim getirildiği için belediye şirketlerinde denetim kurulu kurulması ve dolayısıyla denetim kurulu üyeliği vb. bir görevlendirme yapılması yasal olarak mümkün değildir.

Son olarak, şirket genel müdürlüğü de 6102 sayılı Kanunda yer alan bir pozisyon olmadığından söz konusu göreve belediye tarafından görevlendirme yapılması söz konusu değildir.

2.2. Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket Müdürü Olarak Atanmak İçin Özel Nitelikler Gerekli mi?

6102 sayılı Kanun ve söz konusu kanuna istinaden yayımlanan diğer mevzuat hükümlerine göre, anonim şirketlerde seçilecek yönetim kurulu üyelerinin;

  1. a) Tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişi de dahil olmak üzere tam ehliyetli olması,
  2. b) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28’inci maddesi hükmü saklı kalmak kaydıyla Devlet memuru olmaması,
  3. c) İflasına karar verilmemiş olması,

ç) Özel mevzuatı ve/veya şirketin esas sözleşmesi ile getirilen özel şartları taşıması,

zorunludur.

Söz konusu hususlar dışında belediye şirketlerinde yönetim kurulu üyesi ve şirket müdürü olarak atanmak için herhangi bir özel nitelik bulunmamaktadır.

2.3. Yönetim Organı En Az Kaç Kişiden Oluşur?

Anonim şirketlerde yönetim kurulu en az 1 kişiden oluşur. Limited şirketlerde de en az 1 kişinin şirket müdürü olarak görevlendirilmesi zorunludur, bu şirketlerde birden fazla kişinin şirket müdürü olarak görevlendirilmesi halinde bunlardan birisinin müdürler kurulu başkanı olarak görevlendirilmesi gerekir.

2.4. Yönetim Organı Kaç Yıllığına Seçilir?

6102 sayılı Kanuna göre, anonim şirketlerde yönetim kurulu en çok 3 yıllığına seçilir. 3 yılın sonunda aynı kişinin tekrar yönetim kurulu olarak seçilmesi mümkündür.

Limited şirketlerde ise şirket müdürlerinin görev süresine ilişkin herhangi bir üst sınır bulunmamaktadır.

Gerek anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi veya başkanı gerekse limited şirketlerde şirket müdürü veya müdürler kurulu başkanı şirketin genel kurulu tarafından her zaman görevden alınabilir.

2.5. Belediye Personeli Belediye Şirketlerinin Yönetiminde Görev Alabilir mi?

Belediyelerde memur, sözleşmeli personel veya işçi statüsünde görev yapan personel bulunmaktadır.

657 sayılı Kanuna göre;

– Belediyelerin 657 sayılı Kanuna tabi personeli görev yaptığı belediyenin iştiraki mahiyetindeki anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi veya başkanı, limited şirketlerde ise şirket müdürü veya müdürler kurulu başkanı olarak görev yapabilir.

– Belediyelerin 657 sayılı Kanuna tabi personelinin belediye şirketlerinin yönetim ve temsil organı (anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise şirket müdürlüğü) dışında genel müdür, personel müdürü, muhasebe müdürü, işletme müdürü vb. görev yapması ve/veya kendisine bu görevler için ödeme yapılması yasal olarak mümkün değildir.

Öte yandan, belediye şirketlerinin yönetim organında belediye personelinin görev yapması zorunluluğu bulunmamakta olup, belediye personeli olmayan kişilerin de bu şirketlerin yönetim organlarında görev alması yasal olarak mümkündür.

2.6. Bir Kişi Birden Fazla Belediye Şirketinde Görev Alabilir mi?

Yukarıda da ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere, belediye personelinin belediye şirketlerinin yönetim organında görev alması yasal olarak mümkün olduğu gibi bir kişinin birden fazla belediye şirketinin yönetim organında görev alması da yasal olarak mümkündür. Bununla birlikte, 657 sayılı Kanuna tabi kamu görevlilerinin birden fazla kamu şirketinde görev yapması nedeniyle kendilerine ödenecek ücretlerle ilgili sınırlama bulunmaktadır. Bu bağlamda; ilgili yasal düzenlemeye göre; memurlar ve diğer kamu görevlilerinden, kurum ve kuruluşların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir. Bu nedenle, 657 sayılı Kanuna tabi bir kişi birden fazla belediye şirketinin yönetim organında yer alsa dahi kendisine sadece bir şirketten huzur ücreti ödenir.

Söz konusu sınırlamalar 657 sayılı Kanuna tabi olmayan kişiler için geçerli değildir.

2.7. Belediye Başkanları ve Belediye Meclisi Üyeleri Belediye Şirketlerinin Yönetiminde Görev Alabilir mi?

Belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin belediye şirketlerinde yönetim kurulu üyesi veya şirket müdürü olarak görevlendirilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte, söz konusu kişiler şirketin aynı zamanda genel kurul yetkisini de kullanabildiğinden ve şirket genel kurulu şirketin yönetim organını denetlediğinden genel kurul yetkisini kullanan kişinin kendi kendini denetlemesi şeklinde menfaat çatışması doğması gibi bir takım etik sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

2.8. Huzur Ücreti

6102 sayılı Kanuna göre, anonim şirketlerde yönetim kurulu veya limited şirketlerde ise şirket müdürü olarak görevlendirilenlere şirket genel kurulu tarafından belirlenecek tutarda huzur ücreti ödenir. Bununla birlikte, belediye şirketleri dahil kamu şirketlerinde yönetim kurulu veya şirket müdürü olarak görevlendirilenlere ödenecek huzur ücretinin üst limiti konusunda konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararına riayet edilmesi gerekmektedir.

2.9. Belediye Şirketi Yöneticilerinin Yasal Sorumluluğu

Bilindiği üzere, sermayesinin tamamı belediyeye ait olsa dahi belediye şirketleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa tabi olup, söz konusu kanuna göre anonim şirketler yönetim kurulu, limited şirketler ise şirket müdürü veya müdürleri tarafından idare ve temsil edilir.

Söz konusu kanun şirket yöneticilerinin hukuki sorumluluğunu yani şirket yöneticilerinin kusurlarıyla şirkete verdikleri zararlardan dolayı tazmin sorumluluğunu, Türk Ceza Kanunu ise adli sorumluluğunu düzenlemektedir.

Uygulamada bazı belediye şirketi yöneticileri şirketin belediyenin bir birimiymiş gibi algılamasının sonucu olarak şirketin menfaatleri doğrultusunda değil, uygulamada yasal olarak belediye bütçesinden yapılamayacak bazı harcamaların (yardım, sponsorluk, temsil ağırlama vb.) şirket bütçesinden yapılması yönündeki belediye yönetiminin direktifleri doğrultusunda hareket edebilmektedir. Oysa, Türk Ticaret Kanununa göre, sermayesinin tamamı belediyeye ait belediye şirketleri yöneticileri belediyenin veya belediye yönetiminin değil, şirketin menfaatleri doğrultusunda hareket etmek zorundadır.

Bu bağlamda, belediye şirketinin menfaatlerine aykırı davranmak; emsal fiyatlara aykırı şekilde mal ve hizmet almak veya satmak, şirkete ait kaynakların karşılıksız bir şekilde üçüncü kişilere aktarılması, yapılmayan işe karşılık olarak şirket hesabından ödeme yapılması, şirkete ait nakit, alacak, taşınır-taşınmaz mal ve diğer varlık yükümlülüklerin kötü yönetilmesi, yeterli liyakate sahip olmayan kişilerin şirkette istihdam edilmesi nedeniyle ve fiilen görev yapmadıkları halde bunlara haksız şekilde ödeme yapılması ve benzeri şekillerde gerçekleşebilmektedir.

Şirket yöneticilerinin bu tür eylem ve işlemlerle şirketin menfaatlerine aykırı hareket etmesi ise hukuki ve adli anlamda yasal sorumluluklarını gerektirir.

2.9.1. Belediye Şirketi Yöneticilerinin Hukuki Sorumluluğu

Belediye şirketi yöneticilerinin hukuki sorumluluğu şirketin menfaatlerine aykırı davranmaktan ve/veya kusurlu eylem ve işlemlerle şirketin zarara uğratılmasından dolayı şirketin uğradığı zararı tazmin etme yükümlülüğüdür.

Her ne kadar şirket yönetimin amacı şirketin ve dolayısıyla hissedarların kârını maksimize etmek ise de şirketlerde yönetim öncelikle hissedarların (belediye şirketlerinde belediyenin) değil, şirketin menfaatlerini korumak ve gözetmek zorundadır. Bu nedenle, belediye şirketlerinin belediye ile alım, satım veya hizmet ilişkilerinde emsal bedel ve emsal fiyatlara riayet edilmesi ve ancak karşılığı olan mal ve hizmetler için ödeme yapması gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanununa göre;

– Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.

– Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.

2.9.2. Belediye Şirketi Yöneticilerinin Adli Sorumluluğu

Belediye şirketi yöneticileri bu görevleri dolayısıyla kamu görevlisi olmadığından memurlara ilişkin suçlar (görevi kötüye kullanma, zimmet vb.) bu kişilerce işlenemez. Şirket yöneticilerinin bu görevleri dolayısıyla cezalandırılabilecekleri en tipik suç güveni kötüye kullanma suçudur (eski ceza hukukunda “emniyeti suiistimal”).

5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre; “Başkasına ait olup da, belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”

Söz konusu kanun hükümlerine göre, örneğin mal ve hizmet alınmadığı halde sırf belli bir kişiye para aktarmak amacıyla böyle alım yapılmış gibi hakediş (fatura) ödemesi yapılması, rayiç fiyatlara aykırı şekilde belli kişilerden alım yapılması, şirkete ait paranın herhangi bir dayanak belge olmadan belli kişilere aktarılması, rayiç fiyatların altında belli kişilere satış yapılması, şirketin muhasebe kayıtlarına göre kasa veya banka hesabında görünen paranın bulunmaması, şirkete ait diğer kaynakların şirket yöneticilerinin veya diğer kişilerin şahsi menfaatleri için kullanılması güveni kötüye kullanma suçunun başlıca halleridir.

Hukuki sorumluluğun aksine adli sorumluluğun şirket genel kurulunun ibra kararıyla kaldırılması mümkün değildir. Bu nedenle, hakkında şirket genel kurulunca ibra kararı verilmiş olsa dahi yönetim kurulu üyeleri ile şirket müdürleri hakkında adli işlem yapılabilir.

Belediye şirketi yöneticilerinin şirketin yönetimi ile ilgili olarak işlediği suçlarla ilgili haklarında cumhuriyet savcılığınca soruşturma yapılması için 4483 sayılı Kanuna göre soruşturma izni alınması zorunluluğu bulunmamaktadır (asıl statüsü kamu görevlisi olsa dahi).

  1. Belediye Şirketlerinde Personel İstihdamı

Bu şirketlerin bir kısmı belediyelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini ifa etmek, diğerleri ise piyasada mal ve hizmet sunmak üzere faaliyet göstermektedir.

Belediyelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini (temizlik, güvenlik, çöp toplama, park-bahçe işleri vb.) ifa etmekle görevli belediye şirketleri 696 sayılı KHK ile 2018 yılında kurulmuş olup, daha önce bu tür hizmetleri ifa eden firmalarda (taşeron) çalışan personel bu amaçla kurulan belediye şirketlerine söz konusu KHK ile doğrudan geçirilmiştir. Bununla birlikte, söz konusu geçiş sanki bu personele farklı bir kazanılmış hak (kadro, iş güvencesi, istihdamına son verilememe vb.) oluşturuyormuş gibi düşünce oluşturduğu gibi söz konusu geçişten sonra da bu tür belediye şirketlerine çok sayıda personel alınmıştır. 2022 yılı itibariyle belediye şirketlerindeki personel sayısı 564.694 olup, bu sayının 2024 yılı mahalli idare seçimleri öncesinde çok daha yüksek seviyeye ulaştığı düşünülmektedir.

3.1. Belediye Şirketlerinde Personel Alımı Nasıl Gerçekleştirilebilir?

İlk olarak, belirtmek gerekir ki, belediye şirketlerine personel alımı 696 sayılı KHK’ye istinaden yayımlanmış olan Bakanlar Kurulu Kararı (Usul ve Esaslar) ile düzenlenmiş olup, Usul ve Esaslara göre; belediye şirketlerinde işe alınacakların söz konusu mevzuatta yer alan şartları taşıması zorunludur:

İkinci olarak, belediye şirketlerine personel alımının İŞKUR üzerinden yapılması zorunluluğu bulunmamakla birlikte; bu kapsamdaki işçi alım ilanlarının İŞKUR’a bildirilmesi zorunludur. Bu ilanlar İŞKUR’un internet sitesinde ve ilgili kamu kurum ve kuruluşunca uygun görülen iletişim araçları ile kamuoyuna duyurulur. Kamu kurum ve kuruluşları işçi alımının adil ve şeffaf bir şekilde yapılmasını sağlayacak diğer tedbirleri de alır.

3.2. Belediye Şirketlerine Ne Kadar Personel Alınabilir?

Belediyenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini ifa eden belediye şirketlerine ne kadar personel alınacağı belediyenin söz konusu hizmetlerinin büyüklüğüne bağlıdır. Bununla birlikte, söz konusu hizmetleri ifa eden belediye şirketi personelinin ücretleri hakediş olarak belediye tarafından belediye şirketine ödendiğinden bu tür maliyetlerin belediyelerin bütçesi üzerinde büyük bir yük oluşturmaması için bazı yasal sınırlamalar getirilmiştir. Bu bağlamda;

– İdarelerin (belediye), şirket personeli de dahil yıllık toplam personel giderleri, idarenin gerçekleşen en son yıl bütçe gelirleri toplamının her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması sonucu bulunacak miktarın % 40’ını aşamaz. Bu oran büyükşehir belediyelerinde % 30 olarak uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda, cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye kadar idare şirketlerine yeni personel alımı yapılamaz.

– Doğrudan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan işçi sayısı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 24’üncü maddesine göre işçi statüsünde geçişe esas sözleşme kapsamında o iş için öngörülen işçi sayısını aşamaz. Ancak, yukarıda belirtilen oranların altında kalan idarelerin şirketleri; bu oranların aşılmaması kaydıyla, işten ayrılanların yerine ve iş artışının zorunlu olduğu durumlarda idarenin talebi üzerine yeni işçi alımı yapabilir.

– İdareler, belirlenen oranın aşılmaması kaydıyla personel çalıştırılmasına dayalı yeni hizmetlerini şirketlerine gördürebilir ve bu amaçla şirketler tarafından yeni işçi alımı yapılabilir.

– Yukarıda belirtilen oranı aşan idareler tarafından İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın şirketlerine işçi alımı yapılamaz.

– İdare tarafından şirkete personel gideri için yapılacak aylık ödemelerin toplamı işçilik giderleri toplamını aşamaz. İşçi ücretlerinin tespitinde asgari ücrette meydana gelen artışlar dikkate alınır. Asgari işçilik maliyeti, sözleşme giderleri ve genel giderler ile işçilikle bağlantılı ayni giderler ve kâr oranı, kamu ihale mevzuatı esas alınarak belirlenir.

– Şirketin toplam giderleri içinde, işçilere ilişkin personel giderlerinin tutarı yukarıda belirtilen işçilik maliyetlerine göre şirkete yapılan aylık personel ödemelerinin miktarını geçemez. Şirketin idareye sunduğu personel çalıştırılmasına dayalı hizmetleri dışındaki diğer faaliyetlerinde çalışan işçilere ilişkin giderler, bu tutarın tespitinde dikkate alınmaz.

3.3. Belediye Şirketlerinde İstihdam Edilen Personele Ne Kadar Ücret Verilebilir?

Belediyelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini ifa eden şirketin toplam giderleri içinde, işçilere ilişkin personel giderlerinin tutarı belediye tarafından belirlenen işçilik maliyetlerine göre şirkete yapılan aylık personel ödemelerinin miktarını geçemeyeceğinden bu tür şirketlerde istihdam edilen personelin ücret düzeyi dolaylı olarak belediye tarafından belirlenmektedir.

Belediyelerin piyasaya dönük faaliyet gösteren şirketlerde personelin ücretleri ise şirket yönetimi tarafından belirlenir.

3.4. Belediye Şirketlerinde İstihdam Edilmek Personele Herhangi Bir Farklı Kazanılmış Hak (Ayrıcalık) Sağlıyor mu?

Hangi surette olursa olsun (696 sayılı KHK veya diğer yollarla) belediye şirketlerine istihdam edilen personel özel sektör şirketlerinde olduğu gibi 4857 sayılı İş Kanununa tabi olup, bu tür şirketlerde istihdam edilmek personele iş güvencesi, kadro güvencesi vb. özel sektör şirketlerine istihdam edilmeye nazaran herhangi bir kazanılmış hak veya ayrıcalık sağlamamaktadır. Bu nedenle, belediye şirketlerinde istihdam edilmek belediyenin işçi veya memur kadrolarına geçirilmek açısından da herhangi bir kazanılmış hak sağlamaz. Zira, söz konusu kadrolara ancak ilgili mevzuatında öngörülen sınav ve ilan süreçleri sonucunda personel alınabilir.

3.5. Belediye Şirketlerinde İstihdam Edilen Personelin İstihdamına Nasıl Son Verilebilir?

Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, belediye şirketlerine istihdam edilen personel özel sektör şirketlerinde olduğu gibi 4857 sayılı İş Kanununa tabidir. Bu nedenle, söz konusu şirketlerde çalışan personelin istihdamına geçerli nedenlerle veya haklı nedenlerle her zaman son verilebilir. Bu bağlamda personelin performansının düşük olması, ahlak dışı davranışlarda bulunması, hizmetine ihtiyaç kalmamış bulunması veya belediye şirketinin mali durumunun iyi olmaması gibi sebeplerle personelin istihdamına son verilebilir.

Öte yandan, 696 sayılı KHK ile belediye şirketi personeline statüsüne geçirilenlerin istihdam süreleri hiçbir şekilde sosyal güvenlik kurumlarından emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazandıkları tarihi geçemez.

  1. Belediye Şirketlerinin Belediye İle İlişkileri

4.1. Belediyeler Hangi Hizmetleri Belediye Şirketlerinden Almak Zorundadır?

696 sayılı KHK’da yapılan düzenlemeler gereğince, belediyeler personel çalıştırılmasın dayalı hizmetleri (temizlik, çöp toplama, güvenlik, park-bahçe işleri vb.) hizmetleri bu amaçla kurdukları belediye şirketlerinden temin etmek zorunda olup, belediyelerin söz konusu hizmetleri belediye şirketleri dışındaki kişilerden ihale veya doğrudan temin yöntemiyle almaları yasal olarak mümkün değildir.

Belediye şirketleri süreklilik arz eden söz konusu hizmetleri ifa edecek personeli kendi bünyesinde istihdam etmek zorunda olup, şirketlerin bu tür personeli ihale veya doğrudan temin yöntemiyle istihdam etmeleri yasal olarak mümkün değildir.

4.2. Belediye Şirketleri Belediyenin İhalelerine Katılabilir mi?

Belediyelerin mal ve hizmet alımları 4734 sayılı Kanuna göre, mal ve hizmet satışları ise 2886 sayılı Kanuna göre gerçekleştirilir.

İhale yetkilisi olan birim müdürleri ya da ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olanlar (yaklaşık maliyet tespitini, ihale dokümanını, ihale işlem dosyasını, projeleri, idari ve teknik şartnameleri hazırlayanlar, tekliflerin alınması, incelenmesi ve değerlendirilmesinde görev alanların) ile bunların eşlerinin ve (ikinci derece dâhil) kan ve sıhrî kısımlarının ve bu şahısların ortaklarının (bu kişilerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin % 10’undan fazlasına sahip olmadıkları anonim şirketler hariç) yönetim ve temsil organlarında bulundukları belediye şirketlerinin, aynı belediyelerin açtıkları ihalelere girmeleri 4734 sayılı Kanuna göre hukuken mümkün değildir.

Belediye şirketinin belediyenin mal ve hizmet satışı ihalelerine katılması bakımından ise; ihale yetkilisinin, ihaleyi yapan idarenin ihale konusu işle ilgili her türlü ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olanların (belediyelerde belediye başkanının veya ihale işlemleriyle görevli bir belediye personelinin) yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyesi, şirket yöneticisi olduğu belediyenin ortağı olduğu bir şirket; bu belediyenin açmış olduğu satış ve kiraya verme gibi gelir getirici ihalelerine katılamaz.

4.3. Belediye İle Mal ve Hizmet Alışverişinde Fiyatlama

Sermayesinin tamamı belediyeye ait olsa bile belediye şirketi yönetimi belediyenin değil şirketin menfaatlerini korumakla yükümlü olup, belediye şirketleri belediyeye bedelsiz mal ve hizmet sunumunda bulunamayacağı gibi belediyeye ait taşınır-taşınmaz mal, personel vb. kaynaklar şirkete bedelsiz şekilde kullandırılamaz.

Belediye şirketleri belediye ile mal ve hizmet alışverişinde emsal (piyasa) fiyatlamalara dikkat etmek zorunda olup, emsal fiyatlara aykırı alım ve satımlar vergi mevzuatı ile diğer ilgili mevzuata göre yaptırım gerektirebilir.

  1. Belediye Şirketlerinin Alım ve Satımları

Belediye şirketleri esas itibariyle özel hukuk hükümlerine tabi olmakla birlikte mal ve hizmet satınalma işlemleri bakımından kamu hukuku olarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi bulunmaktadır

Söz konusu kanuna göre, kanuna tabi kurumlarca mal ve hizmet alımları;

1- İhale

2- İstisnalar kapsamında,

3- Doğrudan temin,

yoluyla gerçekleştirilebilir. Asıl alım yöntemi ihale olup, istisnalar kapsamında veya doğrudan temin yoluyla alım ancak Kanunda belirtilen şartların sağlanması halinde mümkündür.

Belediye şirketlerinin istisnalar kapsamında yani ihale yoluna başvurmaksızın yapabileceği alımların başında 3/g (4734 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin (g) bendi) kapsamında yapılan alımlar olup, bu kapsamda alım yapabilmek için Kamu İhale Kurulundan başvuru yoluyla izin alınması (İstisna belgesi) alınması gerekmektedir.

Belediye şirketlerinin mal ve hizmet satışları ise 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa veya başka herhangi bir ihale kanununa tabi değildir. Belediye şirketleri mal ve hizmet satışlarını şirketin menfaatlerinin gerektirdiği herhangi bir usul ve yöntemle gerçekleştirebilir.

  1. Belediye Şirketlerinin Muhasebe ve Mali Yönetimi

Belediye şirketleri kamu idaresi olmadığından 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile söz konusu kanuna istinaden yayımlanan ikincil mevzuat hükümlerine tabi değildir. Bu nedenle, 5018 sayılı Kanunda yer alan harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi, bütçe, taşınır-taşınmaz mal yönetimi, ön mali kontrol, kamu zararı ve benzeri mekanizmalar belediye şirketleri açısından bağlayıcı değildir.

Belediye şirketlerinin muhasebe sistemi de Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğine tabi değildir. Söz konusu şirketler tekdüzen muhasebe sistemi ile Türkiye Muhasebe Standartlarına göre muhasebe kayıtlarını yapar ve mali tablolarını düzenler.

Belediye şirketleri ticari defter (yevmiye defteri, defter-i kebir) ve belge (fatura, senet, vb.) düzeni bakımından da vergi mevzuatı ve Türk Ticaret Kanununa tabi bulunmaktadır.

  1. Belediye Şirketlerinin Denetimi

Belediyenin şirketteki sermaye payı ne kadar olursa olsun tüm belediye şirketleri Sayıştay denetimine tabidir.

Belli bazı kriterleri (ciro, bilanço büyüklüğü, personel sayısı vb.) karşılayan belediye şirketleri ise ayrıca bağımsız denetime tabidir.

  1. Diğer Hususlar

Belediye şirketlerinin taşıt aracı kullanımı, nakit ve borç (kredi vb.) yönetimi, harcırah ve benzeri diğer hususlarda da özel düzenlemeler bulunmakta olup belediye şirketleri söz konusu düzenlemeleri irdelemeli ve bunlara uygun hareket etmelidir.

Kaynakça

Ahmet ARSLAN; Tüm Yönleriyle Belediye Şirketleri, 2. Baskı, Ankara.

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar yer tutucu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir