Belediye şirketleri piyasaya yönelik ve fiyatlandırılabilir nitelikteki mal ve hizmetleri sunmak için belediyelerin ticaret hukuku düzenlemelerine göre kurdukları ve işlettikleri şirketlerdir.
Söz konusu şirketler belediyeden ayrı tüzel kişiliğe sahip olmakla birlikte bazen belediyenin bir birimi olarak algılanmakta ve gelir ve giderleri ile varlık ve yükümlülükleri belediyenin hesaplarına dahil edilmektedir. Bazı belediye şirketleri ise tamamen ve sadece özel hukuk hükümlerine tabi olduğu düşüncesiyle kamu hukuku kurallarına tabi olmadan işletilmektedir.
Her iki durum da belediye şirketlerinde suistimal risklerini beraberinde getirmektedir. Belediye şirketleri genel olarak özel hukuk hükümlerine tabi olmakla birlikte ihale mevzuatı, harcırah mevzuatı ve taşıt mevzuatı gibi bazı konularda kamu hukukuna tabi bulunmaktadır.
Kaldı ki özel hukuk hükümlerine tabi olması bu şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerinden ve belge ve kayıt düzeninden yoksun olarak işleyebileceği anlamına gelmemektedir.
Belediye şirketlerinde suistimal risklerini şu başlıklar altında irdelemek mümkündür.
1. Mal ve hizmet satış hasılatlarının kontrol edilmemesi
Bazı belediye şirketlerinde tahsilatlar satışı veya hizmeti yapan tek bir personel tarafından yapılmakta ve söz konusu tahsilatların tutarı satılan mal ve hizmetin miktarıyla uyum yönünden incelenememektedir. Bu durum personelin satış fiyatlarını maniple etmesine ve satış hasılatını şahsi amaçları için kullanmasına yol açabilmektedir.
2. Şirketin nakit fazlasının şirketin banka hesabı yerine belediye görevlilerine teslim edilmesi
Belediye şirketleri belediyelerden ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğundan mal ve hizmet satış hasılatlarından oluşan nakit mevcutlarının Kamu Haznedarlığı Yönetmeliğine göre kendi banka hesaplarında değerlendirilmesi gerekirken şirket personelinin üzerinde durmakta veya belediyenin nakit ihtiyacı ve hatta belediye başkanının şirketin sahibi olarak görülmesi nedeniyle belediyenin hesabına aktarılmakta ve belediye görevlilerine teslim edilebilmektedir.
Borç verme niteliği tartışmalı olan bu işlem bir taraftan vergi mevzuatı yönünden yaptırım gerektirirken diğer taraftan belediye şirketinin nakit mevcudunun kötüye kullanımı nedeniyle görevlilerin adli ve mali sorumluluğunu gerektirir.
3. Kamu İhale Mevzuatı dışında mal ve hizmet alımı yapılması
Belediye şirketlerinin mal ve hizmet alımları 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olup, Kanunda belirtilen istisnalar (Örneğin, 3/g uygulaması) dışında bu alımların ihale usul ve esaslarına göre piyasa fiyat araştırması yapılarak, ilan yapılarak, yeterlilik kriterleri aranarak ve tedarikçiler arasında rekabet sağlanarak gerçekleştirilmesi gerekirken uygulamada şirketlerin belli bazı mal ve hizmet tedarikçilerinden sadece fatura alarak satın alma işlemlerini yaptığı görülmektedir.
4. Taşıt kanununa aykırı şekilde taşıt edinimi ve kullanımı
Belediyeler gibi belediye şirketleri de 237 sayılı Taşıt Kanununa tabi olup, bu şirketlerin de taşıt edinimi ve kullanımı işlemlerinin söz konusu kanuna göre gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Örneğin, söz konusu kanuna göre idareler yerli ve sadece bir hizmet aracı edinebilmekte birlikte şirketlerinde bu kurala riayet edilmemektedir.
5. Taşınır veya taşınmaz malların belediyeye veya belediye görevlilerine bedelsiz şekilde tahsis edilmesi
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere belediye şirketinin belediyeden ayrı tüzel kişiliği bulunduğu için varlıklarının şirket menfaatlerine uygun şekilde kullanılması gerekmektedir. Bazı belediye şirketlerinde şirketin belediyenin bir birimi olarak algılanması nedeniyle taşıt aracı, iş makineleri vb. varlıkların bedelsiz şekilde belediyenin veya belediye görevlilerinin kullanımına verildiği görülmektedir. Oysa, söz konusu varlıkların şirket dışındaki herkese emsal bedel karşılığında kullandırılması icap etmektedir.
6. Şirket personelinin görev ve sorumlulukların belirsiz olması
Belediye şirketlerinde idari işlerde çalışan yeterli sayı ve nitelikte personel bulunmamaktadır. Personelin sayı ve nitelik olarak yetersizliği herkesin her şeyi yapmakla görevli ve yetkili olmasına yol açmaktadır. Örneğin bir personel hem satın alma hem de ödeme yapabilmektedir. Bu durum otokontrole imkan vermemesi nedeniyle beraberinde çeşitli suistimalleri getirmektedir.
7. Belgelendirme ve kayıt düzenindeki yetersizlikler
Kamu idarelerinde mal ve hizmet teslimi ile varlık ve yükümlülüklerin kaydı belli bazı prosedürlere tabi iken belediye şirketlerinde belge ve kayıt düzeni yetersizdir. Örneğin, mal veya hizmet alımına ilişkin faturanın bedeli ödenirken söz konusu faturanın içeriği mal veya hizmetin şirkette nasıl ve kime teslim edildiğine ilişkin yeterli belge ve kayıt bulunmamaktadır.
8. İç kontrol ve denetim sisteminde büyük zafiyet
Belediye şirketlerinde görevler ayrılığı prensibi ve hiyerarşik kontroller uygulanmadığı gibi iç denetçi, müfettiş vb. istihdamı zorunlu olmadığından yapılan işlemlerin mevzuata ve şirket menfaatlerine uygunluğu incelenememektedir. Belli bir büyüklüğün altında bulunan belediye şirketlerinde bağımsız denetim zorunluluğu bulunmadığı gibi Sayıştay denetimi de sınırlı şekilde gerçekleşmekte ve kamu zararı tespiti yapılamamaktadır.
Sonuç
Belediye şirketlerinde yukarıda belirtilen suistimal uygulamaları bu şirketlerin uzun dönemde zarar etmesine ve borç batağına düşüp olağan faaliyetlerini yapamaz duruma gelmesine yol açmaktadır. Öte yandan, yukarıda belirtilen suistimal uygulamaları şirket yöneticilerinin güveni kötüye kullanma suçu kapsamında adli sorumluluklarına ve şirketin uğradığı zararın kendilerine tazmin ettirilmesi şeklinde mali ve hukuki sorumluklarına yol açabilecektir.
Bu nedenle, hem kamu kaynağının etkin kullanımı hem de bu şirketlerin amaçları doğrultusunda ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda efektif şekilde faaliyet göstermesi için bu şirketlerde etkili iç kontrol mekanizmalarının tesis edilmesi gerekmektedir.
0 yorum